Osteoporoz;
kemik miktarında azalma ve kalitesindeki bozulma nedeniyle ve
kemiklerin zayıflaması ve kırılmaya çok yatkın bir hale gelmesiyle
oluşan bir hastalıktır.
Osteoporoz dünyada en yaygın görülen bir iskelet sistemi hastalığıdır.
Osteoporoza bağlı kemik kırıkları giderek önemli bir halk sağlığı
problemi haline gelmiştir.
Osteoporoz çoğu kez farkına varılmadan ilerleyen bir hastalıktır.
Yaygın bir deyişle ‘Osteoporoz kemikleri çalan sessiz bir hırsızdır!’ Bu
tanımlama osteoporozun kırıklar oluşuncaya kadar hastayı hekime
götürecek kadar belirgin bir ağrı oluşturmaması nedeniyle yapılmaktadır.
Osteoporoz hastalığı yaygın ağrı yapmaz.
İlk belirtisi, hafif bir düşme ya da çarpmadan sonra bir kemiğin
kırılması olabilir. Osteoporoz daha çok omurga, el bileği ve kalçada
kırıklara yol açmaktadır. Ancak çok önemli bir ipucu kendinizde fark
ettiğiniz "Boy kısalması" dır. Osteoporozlu bir kadının boyu, yaşamı
boyunca 15 cm kadar kısalabilir! Bunun nedeni omurlardaki çökme
kırıklarıdır. Belli bir yaştan sonra ortaya çıkan kamburluk da omurgadan
kemik kaybedildiğinin bir göstergesidir.
Kemik Yapısı Yaşla Birlikte Nasıl Değişir?
Sağlıklı kemik, güçlü, esnek, canlı, yaşam boyunca yenilenen bir
dokudur. İskelet yaşam boyunca enine,boyuna ve kütlesel olarak büyür.
Özellikle osteoporoz açısından kemiğin kütlesel olarak artması
önemlidir. Burada karşımıza doruk kemik kütlesi kavramı çıkıyor.
Doruk Kemik Kütlesi: Kişinin yaşamı boyunca sahip
olduğu en yüksek kemik kütlesi düzeyidir. Bunu kemik hazinemiz olarak
düşünebiliriz. Kemik hazinemiz doğumdan başlayarak otuzlu yaşlarımıza
kadar artar. Bu artışta çocukluk ve ergenlik çağı çok önemlidir.
Adölesan çağı denilen 9-17 yaşları arasındaki dönem doruk kemik
kütlesini arttırmak için çok önemlidir. Çünkü kemik hazinemizde ne kadar
çok kemik biriktirirsek yaşlılıkta uğrayacağımız kemik kaybını o kadar
az zararla karşılayabiliriz. Bunun için ne yapabiliriz? Öncelikle şunu
bilmemiz gerekir ki doruk kemik kütlemiz %75 gibi çok büyük bir oranda
genetik faktörlerle oluşmaktadır. Bir diğer deyişle kemiğimiz de aileden
kalıtımsal olarak geliyor. Ancak bize de yapacak çok iş düşüyor. Kemik
hazinemizi çoğaltmak için: doğru beslenme ve yeterli fiziksel aktivite.
Kemik hazinemiz 30-40 yaşlarında doruk noktasına ulaşır. Bu yaşlardan
başlayarak, kemik kütlesi yavaş yavaş azalmaya başlar. Yani artık kemik
hazinemizden harcamaya başlıyoruz. Yaşa bağlı olarak ortaya çıkan bu
kayıp yılda ortalama %1’dir. Kadınlar yaşamları boyunca, kemik
kütlelerinin %30-40’ını, erkekler ise %20-30’unu kaybederler.
Kadınlarda kemik yapısının zayıflaması daha hızlıdır. Kadınlarda,
özellikle menopozdan sonra görülen hızlı kemik kaybı, kemik yapısının
zayıflamasına ve osteoporozun ortaya çıkmasına neden olabilir.
Osteoporoz kadınlarda erkeklerden daha sıktır. Çünkü, kadınlar erkeklere
göre daha az kemik kütlesine sahiptir. Üstelik, menopozu takip eden beş
yıl içinde hızlı bir şekilde kemik kaybederler. Menopozda östrojen
düzeyi düşerek kemik kaybının hızlanmasına neden olur. Ancak osteoporoz
kesinlikle bir kadın hastalığı değildir. Erkeklerde de görülmekle
beraber kadınlardan yaklaşık bir on yıl kadar daha geç ortaya
çıkmaktadır.
Osteoporoz
tanısı kemik yoğunluğu ölçümü ile konulmaktadır. Kan ve idrar
tahlilleri tanıya yardımcı olmaktadır. Ancak doktorunuz gerek görürse,
hastalığınızın ayırıcı tanısını yapmak (kemik kaybınızın nedenini
araştırmak) için başka tetkikler de isteyebilir.
Kemik yoğunluğu ölçümü kişinin kırık riskini göstermektedir. Kemik
yoğunluğu ölçümü mutlaka hekimin değerlendirmesi gereken ve osteoporozla
ilgili diğer risk faktörlerinin de göz önünde bulundurularak
kullanıldığı bir tetkiktir. Kişinin kırık riskini belirlemede ve
tedavinin planlanmasında kemik yoğunluğu tek başına bir anlam ifade
etmez.
Kemik Yoğunluğunu Ne Sıklıkta Ölçtürelim?
Doktorunuz aksini önermedikçe, kemik yoğunluğu ölçümünün 1 veya 2
yıllık aralarla yapılması yeterlidir. Genellikle osteoporoz tedavisi
gören hastalarda, tedavinin izlenmesi yönünden yıllık kemik ölçümleri
önerilmektedir.
Kimler Kemik Ölçümü Yaptırmalı?
- 65 yaşın altındaki kadınlar ve 70 yaşın altındaki erkeklerden osteoporoz risk faktörlerinden birini taşıyanlar
- 65 yaşın üzerindeki kadınlar ve 70 yaşın üzerindeki erkekler
- Hafif bir çarpmayla kemiği kırılanlar
- Osteoporoz tedavisi görenler
- Kortizon tedavisi görenler
- Osteoporoz riskini arttıran bir hastalığı bulunanlar (romatizmal hastalık, emilim bozukluğu, tiroid hastalığı gibi)
- Röntgende sırt veya bel bölgesinde omurlarda bir deformitesi saptananlar
Diğer Yöntemler: Omurlarda osteoporoza bağlı olarak
meydana gelen şekil değişikliklerini ve kırıkları görmek için sırt ve
bel bölgesinin radyolojik tetkikleri hekim uygun gördüğünde
yapılmalıdır.
Topuktan yapılan yoğunluk ölçümleri tarama amaçlı kullanılabilir, ancak tanı için yeterli değildir.